4 Nisan 2011 Pazartesi

Ders çalışırken ne kadar yakınında, ne kadar uzağında...

Hayatın bir başka kapısından geçtiğimiz an, bebeğimizi kucağımıza aldığımız andır. Hayat bambaşka akmaya başlıyor birden. O doğduğunda karnını doyurmak, poposunu temizlemek, banyosunu yaptırmak hep bize düşüyor. Ama bebeğimiz her ayında, her yaşında büyüyor. Büyüdükçe kendi kendine yapabileceği şeyler artarken bizim onun için yapmamız gerekenlerin de azalması gerekiyor. Bu noktayı gözden kaçırmamalıyız.
Bir çocuk okula adım attığında, artık "öğrenci" sıfatını taşımaya başladığında anne-baba olarak bizler onun bu role adapte olmasını kolaylaştırmak için elbette yanında olmalıyız. Okuldaki sorumluluklarını, okuldan eve geldiğindeki sorumluluklarını alışana kadar ona hatırlatmak bizim görevimiz. Ama 2.-3. sınıfa gelmiş çocuğunuzla hala siz oturup ödev yaparsanız, projelerini siz hatırlatırsanız, çantasını siz hazırlarsanız çocuğunuzun genel sınavlarda başarılı olmasını, kaygısız olmasını bekleyemezsiniz. O, sınav salonunda tek başına olacak. O ana kadar "ders çalışmak=annenin yanında olması" kodlamasıyla büyümüş bir çocuk "normal" sınav stresinden kat kat fazlasını yaşayacaktır. Kendine güveni azalacaktır.
En başa, ilköğretim 1'e dönersek, okula başladıklarında çocuklarımıza ders çalışmayı öğretelim, sorumluluklarını almaları konusunda yol gösterelim ve sonra kendi hallerine bırakalım. Biz onlarla çalışamadığımızda başarısız olmalarını istemiyorsak, sınav salonunda yanındaki sırada annesini aramasını istemiyorsak, kendine güvenmesini istiyorsak işte formül sizlere!
Bu arada, tabi ki çocuğumuzun anlamadığını söylediği konuyu anlatalım, farklı kaynaklardan örnek çözmesini sağlayalım, bilemediği soruları çözmesinde yardımcı olalım. Çok da başıboş bırakalım, yanına yaklaşmayalım demiyorum, yanlış anlaşılmasın.
Öğretmen edasıyla yazılmış bir yazı oldu bu kez. Öğretmen değilim ama siz yine de bu yazdıklarımı dikkate alın bence.