17 Kasım 2011 Perşembe

ZEKİYİM, ZEKİSİN, ZEKİSİNİZ… HEPİMİZ ZEKİYİZ!

Sürekli çocuklarımızı “karşılaştırma” huyu olan bir toplumuz.  Önce –varsa- evdeki kardeş ile sonra sınıftaki arkadaşlar, yan sokaktaki oğlan, 12 numaralı dairedeki kız, 5 km ötedeki sitede oturan çocuk… Bayılıyoruz buna. Çocuk okula başladığı anda bu oyunu oynamak için mekân, oyuncular, sesler, notlar her şey daha bir zenginleşiveriyor. Ama biliyor muyuz ki bu oyunun sonu yok! Biliyor muyuz ki bu oyunun içine girersek çıkamayız! Dünyadaki herkes biricik ve tek. Kaç milyar insan var yeryüzünde, her birinin özellikleri bambaşka. İşte bu yüzden vazgeçelim biz bu işten.
Zekâ aslında kendi içinde çeşitlere ayrılıyor. Tek bir çeşit zekâmız yok. Farklı çeşitlerde zekalara sahibiz, ama hepsinden bir miktar var. Miktar kişiye özel; kiminde sözel-dilsel zekâ yüksek, doğasal zekâ düşük. Kiminde müzik zekâsı yüksek, matematiksel zekâ düşük. Her birey sahip olduğu zekalarla birlikte farklı bir öğrenme, problem çözme ve iletişim kurma yöntemine sahiptir. Şimdi ansiklopedik bir açıklama ekleyeyim buraya:
Çoklu Zekâ Kuramı ilk olarak 1983 yılında Howard Gandner’ın Frames of Mind adlı kitabında açıklamasıyla ortaya çıkmıştır. Gardner’a göre; zekâ, bir ya da birden fazla kültürde değer bulan bir ürün ortaya koyabilme yeteneğidir.
Çoklu Zekâ Kuramının İlkeleri:
§ Her birey normal şartlarda çoklu zekâlara sahiptir.
§ Bireysel farklılıklardan dolayı bireyde bazı zekâlar baskın, bazı zekâlar ise resesif (çekinik) olabilir.
§ Bireysel farklılıklardan dolayı her zekânın farklı bireylerde gelişim süreci de birbirinden farklıdır.
§ Tüm zekâlar tanımlanabilir.
§ Çoklu zekâlar üzerine gidilerek güçlendirilebilir, aynı zamanda üstüne düşülmeyerek köreltilebilir.
§ Bireyler kendi zekâları hakkında bilgi edinebilir ve zekâlarını geliştirme yollarını öğrenerek geliştirebilir.
§ Zekâlar, algı, hafıza, problem çözebilme ve dikkat açısından birbirlerinden farklılık gösterebilir.
§ Her bir zekâ diğer zekâların gelişimi için kullanılabilir.
§ Çoklu zekâlar performansta, üründe, süreçte farklı yollarla sergilenebilir.
§ Normal olan her birey tüm zekâlara sahiptir.
§ Her bireyin zekâ profili tüm zekâlarının baskın ve çekinik olarak bileşimden oluşur.
§ Her bireyin zekâ profili parmak izi kadar kendine özgü ve özeldir.
§ Hayatta hiçbir normal birey yoktur ki tek bir zekâsı ile yaşayabilsin. Hayatta hiçbir eylem yoktur ki tek bir zekâ ile gerçekleştirilebilsin.
§ Çoklu zekâlar beyinde belirlenmiş yerlere sahiptir. Birebir işlevleri olduğu gibi birlikte çalışabilmektedirler.
Peki, şimdi size bir soru: Sizce Naim Süleymanoğlu zeki midir? Başarılı mıdır? Ülkemize olimpiyat madalyaları kazandırmış biri elbette başarılıdır. Ama biliyor muyuz, acaba öğrenciyken matematiği kaçtı, fizikten kaç alırdı? Belki de çok düşük notlar alıyordu. Ama bedensel-kinestetik zekâsı yüksek olduğu için ve tam da o zekâya ihtiyaç duyacağı bir yolda ilerlediği için kendisine başarısız diyemiyoruz, lisede matematiği iki bile olsa. (Bu bir bilgi değil örnektir, Naim Süleymanoğlu’nun karnesini hiç görmedim.)
Çocuklarımız için yapmamız gereken başkalarıyla kıyaslamak değil, onların çoklu zekâ çeşitlerindeki durumunu ölçmek ve en yüksek olan/olanlar üzerine giderek daha da güçlenmesini sağlamak. Böylece öğrencilikten sonra da başarıyı hep yakalayan, mutlu bir birey olur çocuğumuz. 
Bizim istediğimizde hayat boyu başarılı, mutlu bir çocuk değil mi zaten? İşte formülü!
 www.alternatifanne.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder